İnanna ve Dumuzi
Sümerli bir tanrıça olan İnanna, toplumun süsü ve neşesidir. Ay Tanrısı Nanna’nın kızıdır. Aynı özelliklere sahip olduğu düşünülen tanrılar veya tanrıçalar, Farklı devletlerde veya farklı coğrafyalarda değişik isimler ile anılırlar. Bunlardan bazıları Musevilerde Astarte, Yunanda Afrodit, Roma’da Venüs adını taşımışlardır. Bir yıldız gezegen panteonuna da sahip olan Sümerlerde İnanna Venüs yıldızını temsil etmektedir.
Tanrıça İnanna Sümerli halk tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın sebebi kendi akıllarında tasavvur ettikleri kadın figürünü ortaya çıkarmaktır. İnanna fiziksel olarak hiç kusursuz yani tam olarak mükemmel bir kadın vücuduna sahiptir. İnanna güzelliğin şuhluğun, çekiciliğin, şefkatin, hırsın, kavganın, önderliğin, kurnazlığın ve en önemlisi bereketin ve çoğalmanın sembolü olmuştur. İnanna hem göğe hem yere egemen bir tanrıçadır. Tanrıların en üstünü Enlil’e istediğini yaptırmıştır. En akıllı tanrı Enki’yi aldatmayı başarabilmiştir. İnanna hakkında birçok şiir ve hikaye tabletler eşliğinde günümüze ulaşmıştır. Bu ulaşan tabletlerden en meşhuru tabi ki İnanna ile Çoban Tanrısı Dumuzi’nin ülkeye bereket getiren kutsal evlilikleridir.
İnanna ülke içerisinde o kadar önemli bir konuma sahip ki ülkenin önde gelen şehirlerinden Uruk’un kralı Dumuzi’yi çoban Tanrısı seviyesine çıkararak Tanrıça İnanna ile evlendirip Uruk şehrine bereket getirmesi ümit edilebilecek boyuta ulaşmıştır. Bu konu ile ilgili çok fazla şair ve ozanın açık saçık olan şiirleri mevcuttur. Fakat biz burada ana konu üzerine yoğunlaşacağız.
Kutsal evlenme öyküsü birçok safhadan oluşmaktadır tek tek anlatmak yerine bir bütün olarak konuyu anlatmak daha faydalı olacaktır. Kutsal evlenmeye ait birçok şiirin olduğunu biraz önce söylemiştik. Bu şiirlerden birisi İnanna ile çiftçi, çoban, balıkçı ve kuş avcısı tanrıları evlenmek istemişlerdir. Tanrıça İnanna kendisini evlenmeye hazır hissettiği vakit bu tanrılar ile görüşmek istiyor ve onları çağırtıyor. Bu tanrılar evlenmek istedikleri ulu İnanna’nın kendilerini beğenmesi için hepsi çok hoş hediyeler ile huzuruna gelmişlerdir. Bunlardan bazıları Çifçi tanrısı gelirken yeni biçilmiş arpa, çoban tanrısı Dumuzi taze süt ve kaymak, avcı tanrı çeşitli kuşlar ve balıkçı tanrı ise sazan balığı getirmiştir. Aslında bu örnek bize birazda habil ile kabil’in Allah’ın sevgisini kazanmak için ona hediye sunması gibi algılanabilir. Başka bir şiirde Tanrıça inanna Çiftçi tanrı Enkimdu ile evlenmek istiyordur. Fakat burada Ay Tanrısı Nanna’nın bir diğer çocuğu yani İnanna’nın kardeşi Güneş tanrısı Utu devreye girerek kardeşinin Çoban Tanrısı Dumuzi ile evlenmesi noktasında onu ikna etmiştir.
Bir tanışma faslı düzenlendikten sonra Dumuzi envai çeşit hediye ile İnanna’nın kapısına vardığında, kapıda onu kainatın en güzel kadını en güzel elbiseler en güzel kokular ve en güzel takılar ile karşılıyor. Bu karşılama İnanna’nın Annesi Tanrıça Ningal’in kızı İnannayı öğütlemesi sonucu oluşmuş ve Dumuzi karşısında İnanna’yı bu şekilde görünce çok hoş kelimeler sarf ederek onu mutlu ve aşık etmiştir.
Bazı tabletlerde İnanna’nın göğün ve yerin Tanrıçası olmasının onu tatmin etmediğini ve bu yüzden yer altına inip oranın da sahibi olması gerektiğini düşündüğünü belirtir. Bu sebepten dolayı tanrıça İnanna yer altına kız kardeşi Ereşkigal’in yanına inmeye karar verir. Bu fikri aklına koyduğunda veziri Ninşubur’u eğer 3 gün içerisinde geri dönmezsem önce Ulu tanrı Enlil’e yardım etmesi için gitmesini söyler. Daha sonra enlil yardım etmezse Babası Nanna’a gitmesi ve ona yalvarmasını söyler. Eğer babası da kabul etmezse o zaman bilgelik tanrısı Enki’ye gidip ondan yardım istemesini söylemiştir. İnanna Yer altına indiğinde Ereşkigal İnanna’nın niyetini anlayıp onu Ölüler diyarına giriş ile karşılamış ve 7 kapıdan geçirmiştir. Her geçtiği kapıdan süslü elbiseleri kıyafetleri takıları ayakkabıları çıkarılmış ve Ereşkigalin karşısına geldiğinde Çıplak ve aciz bir şekilde kalmıştır. Ereşkigal onu orada bir cesede çevirmiş ve kocası Dumuzi için İnanna kadar güzel ve cezbedici bir kadın yaratıp ona göndermiştir. 3 gün içerisinde İnanna geri dönmeyince Ninşubur İnannanın dediğini yapıp tanrıları ziyaret etmiş ve Enlilden ve Nannadan yardım alamamıştır. Fakat Enki bir iksir hazırlamış ve yarattığı iki varlığı yer altı alemine götürüp oradan İnannayı kurtarmıştır. Fakat Ereşkigal bir şart ile serbest bırakacağını söylemiştir. Bu şart kendisinin yerine başkasının geçmesidir. Uzun bir süre kendisinin yerine Yer altı aleminde kalacak birisini arayan İnanna gittiği yerlerde tanrıların üzerlerine çuval elbiseler giyip kendilerini toza buladıklarını görür ve bu onların üzüntülerinin temsilidir. Kimseyi bulamayan İnanna çok güzel kıyafetler içerisinde Kocası Dumuzuyi kucağında bir kız ile görür ve onu cezalandırmak için cinlere Dumuzuyi teslim eder. Ayrıca kucağında gördüğü kızı da öldürür. Cinler dumuziyi döverek hırpalayarak ve sürükleyerek yer altı alemine götürürler. Samimi arkadaşı Utu, Dumuzinin kaçması için yardım etse de daha sonra Dumuzu tekrar yakalanılıp yer altı alemine götürülür. Yakalanma süreci içerisinde Dumuzi bir rüya görür ve Rüya tabiri tanrısı kardeşi Geştinanna’ya rüyasını anlatır. Geştinanna onun yakalanıp tekrardan yer altına götürüleceğini söyler ve çok üzülür. Sonuç olarak Geştinannanın dediği olur ve Dumuzi yer altına götürülür. Fakat bu kutsal evlilik taraflarından birisi yer altında birisi yer üstünde ve bereket evliliği sonuç vermiyor. Bir kıtlık neticesinde Dumuzi’nin yer altından çıkarılması gerektiği düşünülmüş ve Geştinanna’nın tanrılar panteonundan yılın yarısında kardeşi Dumuzi için yer altı alemine gitmeyi teklif etmiştir. Kabul edilen bu teklif neticesinde yer altına Geştinanna inmiş ve Dumuzi yer üstüne çıkmıştır. Pişman olan İnanna ile birlikte olmuş ve bu sebepten dolayı çiçekler açmış mahsuller çoğalmış, başaklar baş vermiş, hayvanlar yavrulamış veya yumurtlamışlar her tarafa bereket gelecek diye düşünülmüştür. Dumuzi’nin yer yüzüne çıkması Bahar’ın başlangıcı olarak görülmüş ve bizim kültürümüzde Hıdırellez bayramı olarak kutlanmıştır.
Bu ritüel Sümerlerde ülkenin kralı ve yüksek düzeyde bir rahibeyi her yeni yılda büyük şenliklerle evlendirmek temsil edilmiştir. Bu evlilik birleşme ile son bulmuş ve hatta bazı tapınaklarda her yıl seçilen kadınlar kendileri ile kocaları dışında erkeklerin gelip onlarla birlikte olmasını beklemişlerdir.
Kaynakça: Çığ, Muazzez İlmiye. İnanna’nın Aşkı, 9.bs., İstanbul: Kaynak Yayınları, 1998