Huzur Açlığında Ölmek
Bir zamanlar yolumuz sürekli Ortadoğu uzmanlarıyla kesişirdi, şimdilerde herkes ilişki uzmanı oldu.
Seni sevdiğinin üç işareti
Seni sallamadığının beş göstergesi
İlk tanışmada dikkat etmen gerekenler
.
.
.
vs.
Liste uzayıp gidiyor.
ilk mesajı sen atma
kısa cevaplara seri dönme
buluşma yerini sen belirle
çocuğu öncele ama ilişkine de sahip çık
partnerini darlama ama çok boş da bırakma
.
.
.
Sosyal medya çukuru insanlara durmaksızın her şey ol ama kendin olma diyor aslında. kendi olamayan, kendisine yabancılaşan insan muhatabına ne kadar sahici yaklaşabilir ve bu ilişkiden (evlilik, arkadaşlık, ortaklık,..) ne oranda gerçek bir hikaye çıkabilir ki.
Mütevazı ömrüm bana gösterdi ki; bir insan bir insanın yanında kalmak isterse kalıyor, bir insan bir insanı duymak isterse duyuyor, bir insan bir insanı anlamak isterse anlıyor.. ama yok bunları yapmak istemezse iki dünya bir araya gelse sonucu değiştiremiyor.
Hayat yolculuğumuza eşlik eden insanlar oldu bu güne kadar, bundan sonra da olmaya devam edecekler. üzerimize düşen şu; bir arkadaşın arkadaş oranında, bir dostun dost oranında, bir akrabamızın akrabamız oranında, ailemizin ailemiz oranında, eşimizin çocuklarımızın yahut sevgilimizin o oranda üzerimizde hakkı olduğunu bilmek ve bu hakkı bize yakışacak şekilde onlara (hak sahiplerine) tahsis ederek yolculuğumuza devam etmek. gerisi her bir insan tekinin bireysel tasarrufu ve biricik hikayesi yani bizim için kapalı alan.
Derdi huzur olan iki göz odada huzuru bulabilir, derdi geçim olan imkanları nispetinde yeni bir dünya kurabilir, derdi mutluluk olan elindekilerle mutluluğa kapı aralayabilir.. ama derdi para olan dünyaları bile alsa gözü yıldızlara takılır kalır.
Bir detay var, oldukça önemli bir detay.. bu detayı unutan meseleyi ters düz etme şansına sahip olamaz. biz bir tercih yaptık millet olarak; biz, insan olmayı değil zengin olmayı seçtik. haliyle de şimdi sonuçlarını ödüyoruz, ödemeye de devam edeceğiz. destek almadan hiç bir şey yapamayacak hale getirildi koca koca insanlar.
Huzur, insan olmayı başardığımız oranda içimizden neşet eden tanrısal bir dokunuş bana göre. sosyoloji ve psikoloji ilminin ağa babalarına atfedilen ruhbanlara özgü sihirli cümleler erişemez buralara.
Bu hikayeden dersler çıkartmak gerekiyor.. yolun geldiği yerden huzursuz olanlar samimi bir şekilde hikayeleri ile yüzleşme cesareti gösterebilirlerse bu bir başlangıç olabilir, ama yok kendi kendilerini manipüle etmeye devam ederlerse hikayeleri mutlu bitme şansını tamamen yitirecektir.
Mesela ben merkeze (çelik çekirdeğe) değerleri değil de maddeyi koyan insanların huzur içerikli cümlelerini ciddiye almamayı öğrendim uzunca bir zaman önce. onlar, hayatın akışı içerisinde her ne kadar zaman zaman huzur huzur huzur diye feryat ediyor gibi görünseler de kendileri ile baş başa kaldıklarında gözleri ekranlara ilişiyor, dünya borsalarından ve piyasalardan bir an olsun kopamıyorlar, kıyaslamalar başlarını döndürüyor ve en sonunda da trajik bir şekilde huzur açlığından ölüyorlar.
Huzur açlığından ölmek,
ölümlerin en iç yakanı olsa gerek.