Süreksizliği İspatlanmış Bir Ölümdür Şiir
mor bir battaniyeden Türkiye’ye
üzerinde ağıtların damak kuruluğuyla
bir uğultu
şehrin derinlerinden sızan kanlı bağırışlarıyla
hepimizi birer cellat gibi titreten dizlerimizin üzerine çökerten
Sütü kaderden kesilmiş bir bebenin,
baba tükürüğüyle ıslanan Anadolu’nun
o yeşil
o soğuk
o mor battaniye içinde ki cansız yatan ananın başının ucunda hülyalara dalmaktır kederimiz.
Sim Siyah bir torbadan taşınan,
eş-dost görmesin diye kuyularını eştiğimiz bulutları
enkazlardan fışkıran taşları sek sek yapan çocuklarla
yetim kalmış
kar taneleriyle süslenmiş bir ölümü sabahın korkulu vaktinde
Ah ederken bir baba, emanetini teslim eden mümin edasıyla
öyle gururlu
öyle vakur
öyle ciğerli
yanıyor şehrin beton kokulu parkları,
beni ısıtan sobalardan,
taktığım kentli şapkadan utanıyorum evet,
Elemden gelen yaramızdır diyerek…
Şimdi anladım ki bir insan, gömülünce usulünce rahatlıyor köylümüz, gömülünce
bir bebek
bir anne
rahatlıyor acı çekmesin deyişlerimiz,
şimdi anladım ki dünya ertesi sabaha bırakılmayacak
kadar,
kader,
kederdir.