Hakikatin Bilgisi

Hakikatin Bilgisi

Hiçbir seçim filmin sonunu getirecek bir potansiyel taşımadığı gibi, günlük güneşlik bir yarının da ilk günü anlamına gelmeyecektir. Felsefede “içkinlik düzlemi” olarak kavramlaşan bir durum vardır; “kavram yaratmak, öznenin kavramın ortaya çıktığı düzlemi farklılaştırması, yeniden yaratması” şeklinde ifade edilir. Özne insandır; bilgisi, görgüsü, birikimi, değerleri oranında yurdunu / vatanını inşa eder. Bilgi, birikim, görgü ve değerler ise içkinlik düzleminden bağımsız değildir. Mehmet hocamla bir gün sohbet ederken demişti ki; “Yavuzcuğum bir arkadaşım kafasına takılan bir soruyu uzun yıllar zihninde taşıdı fakat ne yapsa ne etse kendisini tatmin edecek bir cevaba ulaşamadı. Ne zaman ki yolu bir vesileyle Amerika’ya düştü. Bir zaman sonra beni aradı ve dedi ki; Mehmetciğim sorunun cevabı burada kendiliğinden ortaya çıktı.”

İçkinlik düzlemi böyle bir şeydir; bir düzlemin ufku, o düzlemde var olan kavramlarında, soruların da, cevapların da ve hatta öznelerin de ufkudur, doğası gereği böyledir. Bu anlamda bizim yaşadığımız coğrafya insanlara; teolojik, etnik ve sınıfsal sınırlar çizmekte mahir bir coğrafya olduğu için ufuklarımız ve hatta gönüllerimiz alabildiğine sınırlıdır. Düşüncelerimiz kendi kamplarımızda semirir, onları genele şamil bir tekamül sürecine sokacak kadar cesur davranmaktan korkarız. Bu yüzdendir ki birilerine göre; cehepeliler (solcular) her şart ve koşulda dinsizdir. Yine birilerine göre; dinciler her şart ve koşulda güvenilmezdir. Oysa cehepeliler her şart ve koşulda dinsiz değildir, dinciler de güvenilmez değildir. Bazı insanlar dinsiz, bazı insanlar güvenilmezdir. Bir tabela yahut etiket insanı dinsiz yada güvenilmez yapmaz, insan kendi hür iradesi ile tercihlerde bulunur.  Her şart ve koşulda sımsıkı tutulan bu ideolojik yaklaşımlar hakikatle aramıza girerler. Örnek vermek gerekirse ben yirmili yaşlarımın ortalarına kadar abdülhamid’in bir tek çakıl taşı bile kaybetmediğine inanan bir çocuktum, öyle inandırılmıştım ki bu ideolojik kolona, ondan vazgeçtiğimde bütün paradigmam çökeceği için buna cesaret edebilmem bile bir kaç yılımı aldı. Sonra tüm rus kadınlarının “kötü kadın” olmadığını idrak ettim ve cehepelilerin de namaz kılıyor olmalarına şaşırdım. Oysa ben kimdim ki; bir milletin kadınlarını iffet metre ile, bir siyasi yönelimi imanometre ile ölçebilme ukalalığını gösteriyordum. Farkına vardıkça bu düzlemin bir parçası olmamak adına kanat çırpmaya başladım.

Tarih, savaşlar ve yarışlarla doludur, bu savaşlarda ve yarışlarda taraflar masa üzerine kendilerince hakikat olduğuna inandıkları argümanlar bırakırlar yahut insanları manipüle etmek / kandırmak sureti ile sahte hakikat iddiaları imal ederler. Nitekim dünyanın jandarması iddiasında olan Abd, Bağdat’a nükleer silah, Kâbil’e Usama Bin Ladin bileti ile girerek, girişini meşrulaştırma zahmetinden kaçınmamıştır. Şimdilerde deprem hakikati bir takım siyasi hakikat iddialarına kurban edildi. Birileri durmaksızın hakikat budur kabilinden yeni iddialar ortaya koyuyor ve çokça insan yönelimlerini destekleyen bu argümanları heybelerine doldurup hakikat ticaretine azmediyor.

Bu düzlem çok kirli. Bana göre bunca kir ve kirli içerisinde hakikatle buluşabilme imkanımız o derece zor. Dolayısıyla bir fikre sahip olanlarımız bunu “hakikat budur” diye dayatmasın ne olur.  Yıllarca Dücane Cündioğlu yaptı bunu, sözde İslamcı ulema yaptı, çağdaş değerler adına beyaz bilmem kimler yaptı kin, nefret, intikam ve rövanş duygusundan başka bir şey geçmedi elimize.

Örnek görmek isteyenlere; Akdeniz’in Yörük Ali’si (Ali Aktaş) sabah akşam hakikat dayıyor mesela, on yıl evvel de başka bir telden kendince hakikatler dayıyordu. muhtemelen on yıl sonra da bir başka hakikati dayayacak. Seni insan olarak seviyoruz, tercihlerine de saygımız var ne olur şu dayatma huyunu bırak artık abi / abla. Belki hakikatin bilgisine sahip değilsindir ne dersin? Çünkü hakikatin bilgisi yalnızca tanrının sahip olabileceği bir bilgidir.

Altmışlı yılların ikinci yarısında; “Erbakan diye bir genç çıkmış, konuşmaya besmele çekerek başlıyormuş” anlayışı ve bu anlayışın muteberliği geride kalmıştır. O zamanın ruhu müslümanlık iddiası olana açıktan besmele çekmek sureti ile halka seslenme sorumluluğu yüklüyordu belkide bilemiyorum yada işin kolaycılığıydı bu, fakat bugün müslümanlık iddiası olanların işleri çok daha zor; Hz. Ömer adaleti anlatmanız adalet konusunda kimseyi tatmin etmiyor, kıyamete çeyrek kala ağaç dikmekten bahsetmeniz ekoloji konusunda kimseyi tatmin etmiyor, deveye köleyle nöbetleşe binmekten bahsetmeniz neden köleniz olduğu sorusunu soranları tatmin etmiyor. İnsanlar cevapları sahada göstermenizi murad ediyorlar, bu da en doğal hakları. Şimdilerde bunu anlamak ve hakkıyla  yapmak azmi göstermek yerine; bak gördün mü besmele çekmeyi de bıraktılar demek gericiliktir, bir takım değerleri bıraktılar nereye savruldular demek çağı ve zamanı okuyamamak demektir, bu filize su vermek yerine kurutmaya çalışmak içkinlik düzlemi bağlamında biz bataklığımızdan razıyız demektir.

Birbirinizi kırmayın, dökmeyin, incitmeyin. Dinleyene dilinizi, anlatana kulaklarınızı açın zira; “müslüman her sözü dinler en güzeline uyar” ayet. Sünnetullah şöyle işler; “bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah’ın onların üzerindeki hükmü değişecek değildir” ayet. Bu bağlamda siyasiler toplumun çıktılarıdır, toplum da bir şeyler şeklen değil de içerik olarak değişirse bir şeyler değişebilir, değilse vitrinin ve tabelanın değişimi yalnızca paranın girdiği cebi değiştirebilir.

Birbirimize biraz zaman tanıyalım, zira yol tek ve bizler hep beraber bu yolu yürümeye devam edeceğiz

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Yavuz Selim Sürer Nöbetçi Seyyah
Yavuz Selim Sürer, 1985 Mersin doğumludur. Sinop Su ürünleri fakültesi mezunudur. Kastamonu üniversitesinde "Su kalitesi" üzerine yüksek lisans yapmıştır. Uludağ üniversitesinde Felsefe eğitimine devam etmektedir. Tarım bakanlığında mühendis olarak çalışmaktadır. Sürer, Kaptanlık yapıyor, dalıyor, şiirle ilgilenmeyi seviyor, kamp yapmayı ve dağlarda olmayı seviyor. Youtube -Nöbetçi Seyyah-
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.