Gazali Ve İbn-i Rüşt’ün Din Ve Siyaset İlişkisine Dair Görüşmelerinin Karşılaştırılması

28.07.2021
1.443
A+
A-
Gazali Ve İbn-i Rüşt’ün Din Ve Siyaset İlişkisine Dair Görüşmelerinin Karşılaştırılması

1. GİRİŞ 

Büyük Selçuklu ve Abbasi devletlerinin Siyasal-Dini çizgisinin İran’da bulunan  kültürün etkisinde olduğunu söylemek mümkündür. Bunu sonucu olarak da patrierkal yani  baba devlet, kutsal devlet fikrinin oluştuğunu da söylemek mümkündür. Endülüs’te ise İran  etkisinin bu unsur bulunmamaktadır. Buradan yola çıkarak Gazali’nin Selçuklu-Abbasi  döneminde yaşamış bir İslam düşünürüdür. Ayrıca, İbn Rüşd adında Endülüs’te yaşamış bir  İslam düşünürü bulunmaktadır. Buradan hareketle iki düşünür arasında ki asıl rekabetin dinin  nasıl anlaşılacağı konusunda olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Gazali; iman faktörünü  öne sürerken, İbn Rüşd, bilimle açıklama yaparak İslam’dan bahsetmektedir. Gazali din ve  siyaset arasındaki ilişkiyi ‘’vahiy’’ temelli ele alırken; İbn Rüşd ‘’akıl’’ temelli ele almaktadır.1 Toplumsal problemlere karşı son derece duyarlı davranmış, bir filozof olarak sadece teori ile  ilgilenmemiş, ameli yansımaları da ciddiyetle takip etmiştir.2 

Gazâli, gerek şahsiyeti ve gerekse bıraktığı ilmi eserlerle üzerinde daha çok sayıda ilmi  çalışmalar yapılmaya müsait olan bir âlimdir.3 Devrin en gelen ilim müesseselerinden olan  Nizamiye Medresesi’nden aldığı birikimle, her türlü siyasi, dini ve içtimai akımlarla mücadele  etmiştir. Bu sayede, yaşadığı dönemde dini ve ilmi noktada en yüksek konuma erişmiştir. Akıllı  ve zeki bir kişiliğe sahip olan Gazâli, eserlerinde ileri sürdüğü fikirlerle birçok ilim adamını  etkilemiştir.  

Din ve siyaset arasındaki ilişki geçmişten günümüze kadar gelmiş ve halen devam  etmekte olan bir tartışmanın konusunu oluşturmaktadır. Biz bu çalışmamızda bu tartışmayı iki  büyük filozof olan Gazali ve İbn Rüşd üzerinden ele alacağız. Çalışmanın ilk bölümünde  kavramsal bir çerçeveden Gazali ve İbn Rüşd’ü ele alacağız. Çalışmanın ikinci bölümünde kavramsal çerçeve dahilinde siyaset ve din ilişkisini ele alacağız.  

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 

2.1. Gazali 

Ebu Hamid el-Gazali olarak da bilinen Gazali, Selçuklu döneminde yaşamış önemli  İslam alimi ve filozoftur. Selçuklu sultanlarından Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah  devirlerini gören Gazali, Selçuklu veziri Nizâmülmülk tarafından şimdiki tabirle, Nizâmiye  Üniversitesi rektörlüğüne tayin edildi. Usul-i hadis, usul-i fıkıh, kelam, mantık, hukuk gibi  alanı öğrenen Gazali, çok sayıda eser bırakmıştır4 Gazali İslam düşünce tarihinde en çok  tartışılan ve üzerinde en çok çalışma yapılan şahsiyetlerin başında gelmekle birlikte İslam  düşünce tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.5 

Bir şahıs üzerinde çalışırken, onun yaşadığı devirdeki siyasi arka plan göz ardı  edilemez. İnsan zorunlu olarak bir çevrede yaşadığından, onun hem çevreden etkilenmesi hem  de çevreyi etkilemesi kaçınılmazdır. Yaşadığı çevre itibariyle oldukça buhranlı bir coğrafyada  yaşayan Gazâli’ nin düşünce yapısının oluşmasında, içinde bulunduğu ortamın etkisi oldukça  büyüktür. O dönemde meydana gelen siyasi gelişmeler Gazâli’yi ve onun düşünce sistemini  etkilemiştir. Gazâli’nin yaşadığı devir, Abbasi devletinin zayıflamaya başladığı ve bunun  sonucu olarak birçok İslam devletinin ortaya çıktığı bir devre rastlar. Bu devir olan 11. yy’ da  İslam âleminde, bir dağınıklık ve parçalanmışlık göze çarpmaktadır.6 İslam coğrafyası, Şii ve  Sünni halifelikler olmak üzere iki kutba ayrılmış; buna dayalı olarak da pek çok siyasi oluşum  teşekkül etmiştir. Dini bölünmüşlüğün yanında meydana gelen siyasi bölünmüşlük, bulunulan  coğrafyada siyasi ve sosyal buhranları da beraberinde getirmiştir. Çeşitli mezhep ve akımların  çarpıştığı ve ölümle sonuçlanan siyasi olayların gerçekleştiği bir ortamdır. Gazâli’nin yaşadığı  devirde Selçuklu devletinin dini siyaseti, Sünni akidenin yayılmasını ve yerleşmesini  sağlamaya yöneliktir. 

Gazâli’nin yaşadığı dönemde siyasi durum açısından, Batınilik ve Haçlı seferleri siyasi  otoriteyi meşgul eden başlıca iki sorun olmuştur. İlmi çalışmalarıyla, siyasi otoriteden yana bir  tavır alan Gazâli, el- Munkiz’u Mine’d- Dalâl adlı eserinde gerçeği arayanların kelamcılar,  Batıniler, Felsefeciler ve Sufiler olduğunu belirtir. Gazâl’i siyasetinde, dini referans olarak  almayan bir siyasi otoritenin, ömrünün az olacağı görülmektedir.7 Devrindeki siyasi buhrandan dolayı, çeşitli ekollerle- mevcut otorite lehine- ilmi mücadeleye girişen Gazâli, bu konuda  oldukça etkili olmuş ve bu sayede siyasi otoritenin takdirine mazhar olmuştur. Gazâli’nin bu  şöhretinde kuşkusuz Batıni faaliyetlerin etkisi göz ardı edilemez. Özellikle siyasi otoritenin  talimatıyla dönemin halifesine yazdığı el- Müstazhiri adlı eser bunun en önemli kanıtıdır.  Gazâli düşüncesinde, devletin vazifesi, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu hazırlamak için,  sadece dini hükümleri uygulamakla yetinmeyip, aynı zamanda toplumdaki dini bilgi  seviyesinin yükseltilmesi için gayret göstermek olmalıdır.8 

Sonuç olarak, Gazâli’nin de yaşadığı devrin siyasi coğrafyasından etkilenmemesi söz  konusu olamaz. Belki de onun çok yönlü bir şahsiyet olarak yetişmesinde yaşadığı devir etkili  olmuştur. Ayrıca o, siyasi otorite tarafından doğrudan görevlendirilerek Batıniliğe karşı fikri  mücadeleyi sürdürmüştür. Bundan dolayı o, siyasi otoriteyle sürekli ilişki halinde bulunarak  çeşitli ilmi faaliyette bulunmuştur. Siyasete dair en önemli eserlerinden birisi ise Tibru’l  Masbuk fi- Nasihatü’l Mulük’tür.9 

2.2. İbn Rüşd 

Künye ve nisbesini de içeren tam adıyla, Ebu’l-Velid Muhammed b. Ahmed b.  Muhammed b. Ahmed b. Ahmed b. Rüşd el-Kurtubi olan filozof İbn Rüşd, 14 Nisan 1126  yılında Kurtuba´da doğmuş ve 10 Aralık 1198 tarihinde Marakeş, Fas´ta vefat etmiştir.  Murabıtlar ve Muvahhidler dönemi ilim, idare ve siyaset çevrelerinde şöhret ve nüffiz sahibi  seçkin bir aileye mensup olan, Endülüslü-Arap felsefeci, hekim, fıkıhçı, matematikçi ve tıpçı  olan İbn-i Rüşd’e göre tek filozof Aristo’ydu.10 

8. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar geçen yaklaşık beş asır, İslam dün­yasında dil, edebiyat,  dini ilimler ve felsefe alanında yoğun olarak devam eden çalışmaların en olgun ürünlerini  verdiği bir altın dönem olmuştur. İbn Rüşd, işte bu verimli ve feyizli dönemin sonlarında çok  yönlü bir ilim ve düşünce adamı olarak Endülüs’te yetişen en önemli filozoflardan biridir. Batı  onun sayesinde Aristo’yu yeniden tanıyabilme fırsatı bulmuştur. O, birçok hocadan edebiyat,  hukuk, kelâm, tıp ve felsefe dersi almış, orta çağda bilinen bilimin bütün konularına dair eserler  yazmıştır. İbn Rüşd’ün bu eserlerine dayanılarak metafizik, tabiat, bilgi öğretisi ile din-felsefe  ilişkisi konularında birçok akademik çalışma yapılmıştır. Ancak İbn Rüşd’ün siyaset ve ahlak  konusundaki iki önemli eserinin Arapça asılları kaybolduğu için bu konularda yeterli çalışma yapılmamıştır.11 İbn Rüşd’e göre siyaset bilimin konusu ve ilkeleri nazarî ilimlerin konu ve  ilkelerinden farklıdır. Siyaset biliminin konusu iradi fiillerdir; bunun temeli ise seçme yetisidir.  Bu ilmin gayesi diğer nazarî ilimlerden farklıdır. Diğer nazarî ilimlerin gayesi sadece bilmedir.  Oysa siyaset biliminin gayesi eylemdir, pratiğe bakan yönü vardır.12 İbn Rüşd, kendi  zamanındaki yöneticileri sözleriyle ve eylemleriyle, cesaretle açık bir biçimde eleştirmiş,  onların müstebit olduğunu söylemiştir. Siyaset bilimcileri arasında İbn Rüşd’ü farklı kılan onun  bu özelliğidir.13 İbn Rüşd’e göre devleti yönetmeye aday birinin felsefe eğitimi görmüş olması  gerekir. Çünkü felsefe siyasi iktidarın kaynağıdır, devlette ve insanlarda iyilik ve kötülüğü  tanıma imkânı verir. 14 İbn Rüşd’e göre felsefenin amacı, varlık üzerinde esaslı araştırmalarda  bulunarak son tahlilde var olan her şeyi Allah’ın mevcudiyetine delâleti bakımından  değerlendirmektir.15Şeriat varlığı araştırıp incelemeyi teşvik ettiği için felsefenin şer‘î  bakımdan mendup veya vâcip sayılması gerekir. Burada İbn Rüşd’ün, Kur’ân-ı Kerîm’de yer  alan16 ve “ibret alma, değerlendirme” anlamına gelen i‘tibâr ile “bakma, görme ve bilme,  düşünme” anlamlarına gelen nazar17 terimlerini çıkış noktası olarak aldığı görülmektedir. Buna  göre şeriat insanları, var olanları ya akıl yoluyla veya hem aklî hem de şer‘î yolla  değerlendirmeye (nazar ve i‘tibâr) davet etmektedir. Şu hâlde şeriatın öngördüğü  değerlendirme mantıkta “burhan” adı verilen şeydir. Bu sebeple şeriatın mantıkta söz konusu  edilen burhanı teşvik ettiğini söylemek şeriatın ruhuna aykırı olmaz 18 

Sonuç itibariyle İbn Rüşd’ün Telhîsü’s-Siyâse li Eflâtûn adlı eseri, siyaset düşüncesi  alanında kendine özgü kuram ve öğretileri olan İslâm ile dışarıdan getirilen Yunan siyaset  felsefesine ait sistem ve teorilerin kaynaştırılmasına dair klasik bir örnek olup, farklı düşünce  iklimleri arasında köprü vazifesi görmüş, biri pagan kültürüne dayanan diğeri semavi olan iki  farklı medeniyet arasındaki etkileşimin en güzel örneklerinden birini vermiştir. Ayrıca İbn  Rüşd, bu eseriyle hem İslâm düşüncesini hem de Batı düşüncesini derinden etkileyebilmiştir.

2.3. Siyaset ve Din  

Gazali’nin düşünce yapısı içerisinde toplum, devlet ve siyaset olguları insanın ahiret  saadetinin sağlaması açısından bir araç hükmündedir. İnsanların bir arada yaşarken  ihtiyaçlarını karşılamaları bir iş bölümü ve organizasyonu da beraberinde getirmektedir.  Gazali’nin toplum ve devlet anlayışı ortaya çıkan bu organizasyonun işleyişi ile alakalıdır. Zira  bu organizasyon ona göre insanın sadece dünyaya meyletmesi ya da ahireti kazandıracak bir  araç haline gelmesine de neden olabilir. İnsanın dünyaya meyletmesi durumunda insanlar  arasında çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Devlet, ortaya çıkacak olan  problemlerin bertaraf edilmesi için vardır. Bu nedenle Gazali, bu organizasyonda önemli rolü  olan idarecilerin amacının Allah’a itaat ve ahireti kazanmak olması gerektiğini vurgular. O,  yöneticilerin Allah’ı, sıfatlarını ve ahireti bilmeleri gerektiğini düşünmekte ve eserlerinde bu  düşüncesini açıkça ifade etmektedir. Gazali genel felsefe anlayışı içerisinde kalarak siyaset  felsefesinde de dünyanın insan açısından asıl hedef olmadığı düşüncesini ısrarla  savunmaktadır.19 Gazâli siyaset düşüncesinde, bir toplumun başında mutlaka bir devlet  başkanının bulunması gerekir. Zira din ve dünya işlerinin düzeninin ancak devlet başkanının  varlığıyla mümkündür. Devlet başkanı her türlü meşruiyetin kaynağı olarak tek olmak  zorundadır. Devlet başkanının tayini nassla değil, seçim veya veliahtlık yoluyla olmalıdır.  Devlet başkanının seçimle belirlenmesi halinde, kullanılacak oyların sayısından çok, oyları  kullananların sosyal ve siyasi ağırlıklarının önemli olduğunu belirtir. Çünkü devlet başkanlığı  seçiminde kemiyet değil keyfiyet önemlidir.20 

Gazâli siyaset düşüncesinin asıl amacı fert-toplum ilişkisini sağlamanın yanında ahiret  saadetini de temin etmektir. Yani devletin amacı, Allah’ın emirlerini yaşatmak suretiyle, halkın  mutluluğunu temin etmektir. Buna göre siyaset dini hükümlerin bilinmesi ve bu hükümlerin  sık sık değişen hayat şartlarına göre uygulanmasıdır. Toplumsal düzenin devamı için din  vazgeçilmez bir öğedir.21 

İbn Rüşd her ne kadar Aristocu olarak bilinse de kaynak yetersizliğinden ötürü siyaset  felsefesi alanında referans olarak Aristo’nun Politikası yerine Eflatun’un Devlet kitabını  yorumlamıştır. Yaptığı yorumlamada soyut olarak Eflatun’u beğenmekle kalmaz, onun  fikirlerini tartışır, eleştirir, aksini ispat eder, reddeder veya beğenerek onları teyit eder. Yeri  

geldiğinde de siyaset felsefesine dair kendi görüşlerini de anlatır.22 Eflatun’dan hareketle  oluşturduğu yapıda İslam tarihinin siyasi, sosyal ve iktisadi gelişimini yorumlamış ve siyasi  konjonktürün değişiminin nedeni ile ihtilal veya isyanların nedenlerini de sorgulamıştır.  Önemli tarihi olayları siyasi yapı ve siyasi tarih çerçevesinde gerek İslâm’ın ilk asrı, gerekse  Murabıtlar ve gerekse kendi yaşadığı Muvahhidler dönemi ile ilintili olarak anlatmıştır.  

İbn Rüşd, ilimleri iki ana başlık altında sınıflandırılmıştır. Bunlardan birincisi nazaridir,  amacı bilginin kendisidir. İkincisi ise el-ilmu’l-medeni olup ahlak ve siyaset ilimlerinden  meydana gelmektedir. Ahlakın gayesi, yetkinliği elde edebilmesi için bireyin hazırlanması ve  yönetilmesidir. Siyasetin amacı ise şehri erdemli hale getirebilmek için hazırlanması ve  yönetilmesidir. Bir yönüyle siyaset ve ahlak iç içedir. İbn Rüşd’e göre insanın devletsiz  yaşaması imkansızdır. İnsan en yüce mükemmelliğe ancak ideal devlette ulaşabilir. 

Herhangi bir siyasi topluluk dışında, insanın mutluluğa ve mükemmelliğe ulaşması bir  yana, hayatını bile devam ettirmesi mümkün değildir İbn Rüşd, insani toplumun oluşumunu  ekonomik gerekçelerle izah etmiştir. Zira ona göre toplumun varlık nedeni; insanın tek başına,  kendi kendine yetmemesi, başkalarına gereksinimi olmasıdır. 

İbn Rüşd’e göre insanın mahiyetini belirleyen ve onu diğer varlıklardan ayıran temel  vasfı aklî etkinlikleridir. Akıllı oluşu aynı zamanda ona çok önemli bir konum sağlar; çünkü o  aklı sayesinde insandır ve varlık alanındaki her şeyden daha değerlidir  

3. SONUÇ  

Ulaşılan son noktada Gazali ve İbn Rüşd pencerelerinden din ve siyaset ilişkisini  karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Belirtilen amaç çerçevesinde çalışma, birincil  kaynaklar başta olmak üzere çeşitli makale, internet sitesi ve gazetelerden elde edilen bilgiler  dahilinde hazırlanmıştır. Elde edilen bilgiler dahilinde hazırlanan çalışmada Gazalinin din ve  siyaset ilişkisi ile İbn Rüşd’ün din ve siyaset ilişkisi ile ilgili yapılan benzer çalışmalardan bilgi  olarak uç bir farklılık içermemektedir. Çalışma kapsamında Gazali ve İbn Rüşd’ün din ve  siyaset ilişkisine iki farklı bakış açısı olmasını dile getirmiş olmakla birlikte bunun bir fikir  zenginliği olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine vardık. Bu bağlamda çalışmamız sonuç  itibariyle, farklı fikirlerin zenginliği niteliğini ortaya koymuştur.

Alt Bilgiler

1Kenan Şeker, ‘’Gazali’de Siyaset Düşüncesi’’, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üni. Sosyal Bilimler  Enstitüsü, Elazığ, 2008), s.9 

2https://www.hurriyet.com.tr/gundem/el-gazali-kimdir-ebu-hamid-el-gazalinin-hayatiyla-ilgili-bilgiler 41646529 

3 Şeker, ‘’Gazali’de Siyaset Düşüncesi’’, s.16

4https://www.hurriyet.com.tr/gundem/el-gazali-kimdir-ebu-hamid-el-gazalinin-hayatiyla-ilgili-bilgiler 41646529 

5Mustafa Çağrıcı, ‘’Gazzali’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. (DİA) (İstanbul, Türkiye Diyanet  Vakfı, 2000), c.13, s.489 

6İmam Gazzâlî, el-Münkız mine’d-dalâl, çev. Hamidullah Ünal, Ravza Yayınları, 2017, Ankara, s.48 8Şeker, ‘’Gazali’de Siyaset Düşüncesi’’, s.60

7Şeker, ‘’Gazali’de Siyaset Düşüncesi’’, s.60

8 Hüseyin Sarıoğlu, ‘Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni, İbn Rüşd’’, İnsan Yayınları, Ankara, s. 78 10

9 Casim Avcı, ”Nasihatü’l-Müluk”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. (DİA) (İstanbul, Türkiye  Diyanet Vakfı, 2000), c.32, s.411

10Cevher Şulul, ‘’İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi’’, Harran Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.13 (2008):57

11 Şulul, ‘’İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi’ s.65 

12İbn Rüşd,Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara: 1999, c.20, s.257 

13 Sarıoğlu, ‘Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni, İbn Rüşd’’, s.577 

14 Şulul, ‘’İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi’’, s.66 

15 H. Bekir Karlığa, “Faslü’l-Makal”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. (DİA) (İstanbul, Türkiye  Diyanet Vakfı, 2000), s. 64 

16 (el-Haşr 59/2) 

17 (el-A‘râf 7/185, el-Gāşiye 88/17) 

18 Karlığa, ‘’Faslü’l-Makal’’, 12, s.217

19 Bayram Ali Çetinkaya, ‘’İbn Rüşd’ün Projesi: Felsefe-Din Uzlaşımı’’, Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni,  İnsan Yayınları, s.638-662 

20 Karlığa, ‘’Faslü’l-Makal’’, s.220 

21 Hüseyin Sarıoğlu, Tehafütü Tehafüti’l-Felasife, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. (DİA) (İstanbul,  Türkiye Diyanet Vakfı, 2000), 40, s.314

22 Şulul, ‘’İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi’’, s.47

KAYNAKÇA

1. Avcı, Casim, ”Nasihatü’l-Müluk”, (2006) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.  (DİA) (İstanbul, Türkiye Diyanet Vakfı,) c.32, s.411 

2. Aygen, M. (2019). Din, Devlet ve Siyaset İlişkisi Üzerine. Avrasya Uluslararası  Araştırmalar Dergisi, Cilt:7 Sayı: 18, 516-536 

3. Çağrıcı, Mustafa, (1996) ‘’Gazzali’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.  (DİA) İstanbul, Türkiye Diyanet Vakfı, c.13, s.530-534 

4. Çetinkaya, Bayram Ali, İbn Rüşd’ün Projesi: Felsefe-Din Uzlaşımı, Doğudan Batıya  Düşüncenin Serüveni, İnsan Yayınları 

5. İmam Gazzâlî, el-Münkız mine’d-dalâl, çev. Hamidullah Ünal, Ravza Yayınları, 2017,  Ankara 

6. Şulul, Cevher, (2009) “İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi”, Doğudan Batıya Düşüncenin  Serüveni, İnsan Yayınları, Ankara 

7. Karlığa, H Bekir, ‘’Faslü’l-Makal’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.  (DİA) (İstanbul, Türkiye Diyanet Vakfı, 2000), c.12, s.217-219 

8. Sarıoğlu, Hüseyin, ‘’Tehafütü Tehafüti’l-Felasife’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam  Ansiklopedisi. (DİA) (İstanbul, Türkiye Diyanet Vakfı, 2000), c.40, s.314-317 

9. Sarıoğlu, Hüseyin, (2017) Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni, İbn Rüşd, İnsan  Yayınları, Ankara 

10.Şeker, Kenan,‘’Gazali’de Siyaset Düşüncesi’’, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Fırat  Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ, 2008 

11. Şulul, Cevher. “İbn Rüşd’ün Siyaset Felsefesi”. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi  Dergisi 20 (Aralık 2008): 57-69. 

12. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/el-gazali-kimdir-ebu-hamid-el-gazalinin hayatiyla-ilgili-bilgiler-41646529

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Fatma Tuba Soydoğan
Yazarımız, Fatma Tuba Soydoğan aslen Karaman'lı olsa da Konya'da yaşamaktadır. Selçuk Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. "Eleştirel Düşünce" ve "Hayat Boyu Öğrenme" kavramlarının yanı sıra "Yeni Bir Dünya" hayalini gerçekleştirmek için çaba sarf eden Soydoğan Çeşitli Kurum ve Kuruluşlarda, birden farklı pozisyonlarda görev yapmıştır. Halen Topluluğun yanı sıra farklı STK platformlarında görev yapmaktadır.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.