Muhteva
Kuşların kahvaltıları kadar mühim olan,
Sen şimdi ölü bir bebeğe örülmüş kazaksın
Uyumalısın.
Herkesin her sözü söylediği bir gece, bu sabah.
İtham ettiğimiz bu sonbahar
Ve dalda unutulmuş yapraklar
Ağzından kaçmış bir makamdır.
Anlamalısın
Karşımıza dikilmiş bu binaların
Devşirme rüyalardan başkası olmadığı apaçık.
Neydi bize basit ve anlaşılır kılan şairi?
Bir üslubum bile yok, bir sığınağım.
Ağzımdaki kanı tükür.
Paramparça olmuş uzuvların çıkarıldığı,
Kızgın çöllerin kız çocuğu kustuğu seraplardayım.
Bilirsin bir hikâyem bile yok.
Bileklerim dikine kesikler için pek uygun.
Bundan bir roman çıkmaz. Çıkmamalı.
Sizler mutlu sonlardan oluşmuş birkaç etsiniz
Rabbim tam şimdi bir güvercini sevmeli ellerim.
Veya birkaç kız saçına dolanmalı.
Olamaz artık kaçık uykuların dağınık bibloların basiretsizliği
Benim ruhumdaki putların boyunlarında bir balta yok.
Sövdüğüm sürgünlerin toprak kokuları, onları okkalı beddualarla süsledim
Yazgının bize bir bağlam eklediği yok
Korkularımla kör bir bıçağı biledim.
Artık;
Kavimler kımıldıyorlar
Balçıktan bahçelerden
İrinle sulanmış birkaç çiçeği ezerek
Kolay bir tövbesi olmayacak bu rûcünun
Çünkü katliamların bize bıraktığı her Robini bir de zenginlerden dinlemeli.
Haklı ve gerçek ve somut ve gözlerin
Bunlar bağırmak için yeterli şeyler değil.
Aslında göğsümde birkaç kin birikmiş
Rasulallahın devesinin oturduğu yer neden bizim evin sokağı değil?
Çok bencilce ve budalaca
Dilimin itaatsizliğini bağışlamanı dilerim.
Hangi vadide şaşkınca dolandığımı bilmiyorum.
Rabbim tam şimdi bir kana mı bulanıyor ellerim?
Veya bir Uygur bebeğini sevmeli.
Zulüm içre bir kaşık balla bir damla umut bunun tarifi.
Azığını hazırla rolünü iyi seç ne uzun bir yolculuk ne de eski bir piyes
Hayat kadar gerçek, ruhun rengi kadar inanç dolu, şeyhim kadar hakikat
Bu tahakküm fiyakalı acılar, haysiyetsiz merhalelerden ibaret.