Osmanlı Devleti’nde Uyuşturucu Maddelerin Üretim, Tüketim ve Sosyal Alanda Kullanımı #3

14.06.2024
189
A+
A-
Osmanlı Devleti’nde Uyuşturucu Maddelerin Üretim, Tüketim ve Sosyal Alanda Kullanımı #3

Uyuşturucu Maddelerin Tarihsel Süreçte Kullanımı

Doğal yollardan yapılan uyuşturucu maddelerin ham kaynağı olan haşhaş ve kenevir bitkilerini kısaca özetlediğim bir girişten sonra tarihsel süreçte bu maddelerin yolculuğuna biraz değinelim. Haşhaş ve kenevir bitkilerinin tam olarak ne zaman yetiştirilip, tıbben ya da keyfi ihtiyaçlar dahilinde kullanılmaya başladığı tarihi kestirmek güçtür. Ancak elimizdeki bazı kaynaklar örneğin Mezopotamya uygarlıklarından Sümerliler’in ‘‘gil ve hul’’ (keyif bitkisi) simgeleri bu bitkilerin yaklaşık bir tarihini vermektedir.[13] Hakeza Mısır’da bulunan Ebers Tıp Papirüsü’nde haşhaş bitkisinin tıbbi amaçlarla kullanılmaya başladığına dair bize bilgi vermektedir. Bitkinin nereden yayıldığı hususunda da birtakım ihtilaflar vardır ancak dünyanın farklı bölgelerinde farklı zaman dilimlerinde bu bitkiler karşımıza çıkıyor. Yapılan yeni arkeolojik çalışmalarda İspanya’da bulunan ‘‘La Draga’’ erken neolitik yerleşkesinde haşhaş tarımı hususunda birtakım bulgular elde edilmiştir.[14]  Örneğin Cenevre gölünde yapılan bir kazı çalışmasında M. Ö.  2000’li yıllarda kömürleşmiş afyon kapsüllerinin bulunduğu, M. Ö.   IX. yüzyılda bir Asur kabartmasında Kral II. Tiglatspleser’in yanındaki bir rahibin haşhaş kapsülleri tuttuğunu görüyoruz. Girit uygarlığında bir haşhaş tanrıçası bulunduğunu bilmekteyiz. Antik Yunan uygarlığında, Homeros ve Heredotos’un eserlerinde haşhaş (afyon) ve kenevirin izlerini görmekteyiz.[15] Nitekim Herodotos Tarih’inde İskit Krallığı’nı anlattığı bölümde kenevir lifinden elde edilen araç gereçler ve kenevir tohumunu kızgın taşlara koyarak yayılan duman eşliğinde keyiflendiklerini aktarır.[16]

Anadolu coğrafyasında haşhaş yetiştiriciliği arkeolojik çalışmalar ışığında aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Afyonkarahisar’da bulunan Synnada Antik Kentinde M.Ö 333 tarihli sikkelerde haşhaş motifinin resmedilmiş olması dikkat çekicidir. Bir başka örnek ise 2015 yılında Prof. Dr. Mehmet Özhanlı tarafından yönetilen Isparta ilindeki Pisidia Antiocheia antik yerleşiminde kömürleşmiş halde haşhaş tohumları bulunmuştur. [17] Hakeza gene Anadolu’da Adana etrafında yaşamış Dioscorides (M.S. 40-90) eserinde ‘‘Materia Medica’’ ‘da haşhaş ekiminden ilaç yapımına kadar olan süreci ihtiva etmiştir.[18] Arap tüccarlar, 8. ve 9. yüzyıllarda haşhaşı Hindistan’a götürmüş ve ardından Uzak Doğu’ya yayılmasında da önemli bir rol oynamışlardır. Ancak bu yaygın kanaatin yanı sıra, Çin’de afyon kullanımıyla ilgili çok daha eski yazılı belgelere de rastlanmıştır. Zaman içinde, Çin’de afyon kullanımı olağanüstü bir şekilde yaygınlaştı ve 20. yüzyılın başında ülke, küresel afyon üretiminin %85 ila %95’ini tüketen bir konuma ulaştı. Bu dönemde, neredeyse her dört erkekten biri afyon tüketiyordu ve bu durum ülkede oldukça yaygın bir hal almıştı.[19]

Afyonun Uzak Doğu’da özellikle Çin’de keşfedilmesi, uluslararası alanda bir dizi krize yol açan olayların başlangıcını oluşturmuştur.. Bu süreçte, İngilizler başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, Çin’den gelen ipek, porselen ve özellikle çay gibi ürünlere büyük ölçüde bağımlı hale gelmişlerdir. İngilizlerin gümüşle gerçekleştirdiği ödemeler, zaman içinde Britanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ciddi ekonomik sıkıntılara yol açmıştır. Sonunda, haşhaştan elde edilen alkaloidli ürünlerin Avrupa’dan Çin’e ihracatı başlamıştır. Hindistan üzerinden gerçekleşen bu ihracat, özellikle İngilizler aracılığıyla (British East India Company) gerçekleştirilmiştir ve Çin’e bol miktarda afyon gönderilmiştir. Bu ticaret faaliyeti, özellikle Çin ve diğer Uzak Doğu ülkeleri üzerinde etkili olmuş ve Hindistan da bu süreçte önemli kazançlar elde etmiştir. Ancak, Çin’deki yoğun talep, ilerleyen dönemlerde Çin’in kendi haşhaş üretimine yönelmesine yol açmış ve Hindistan’ın afyon ihracatından elde ettiği gelir önemli ölçüde azalmıştır.[20]

Uzak Doğu ülkelerinde Çin ve Hindistan’da kenevir bitkisinin izlerini görmek mümkündür.  Çin tarihinde bu bitkiden gündelik hayat için gerekli malzemelerin ip ve balık ağı gibi gereçlerin yapımında, keyif verici madde olarak kullanılmasında, hastalıkların tedavisinde ve ruhi birtakım ritüellerde bitkinin izine rastlamak mümkündür. Hindistan toplumunda kenevir bitkisinin yeri ayrıdır. Hinduizm dininin kutsal metinlerine göre, Tanrıların bir hediyesi olarak kabul görmüş gündelik yaşamın ve dini motiflerin bir parçası haline gelmiştir.[21] Esrar kullanımı insanlık tarihiyle neredeyse eşdeğer durumda seyretmiştir. Toplumlar bazen bu bitkilere kutsal nitelikler yüklemiş bazen tıbbi tedaviler için ve keyiflenerek tüketmişlerdir.

[13] Ali Nahit Babaoğlu, Uyuşturucu ve Tarihi, Kaynak Yayınları, s. 11-14 İstanbul 1997.

[14] Nuran Taşlıgil, Güven Şahin, a.g.m., s. 170.

[15] Filiz Çolak, a.g.m., s 515-516

[16] Herodotos, Herodot Tarihi, çev. Müntekim Ökmen, Remzi Kitabevi, s. 251 İstanbul 1973.

[17] Nuran Taşlıgıl, Güven Şahin, a.g.m., s. 172.

[18] Afife Mat, ‘‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Afyonun Tarihi’’, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, XI/ 1-2, 2009-2010, s. 285.

[19] Nuran Taşlıgil ve Güven Şahin, a.g.m., s. 173.

[20] Nuran Taşlıgil ve Güven Şahin, a.g.m., ss.. 173-175.

[21] Onur Gezer, ‘’Osmanlılarda Keyif Verici Bir Madde: Esrarın Hikayesi’’, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir 2016, s. 18-19.

BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ
Halis Talha Özcan
Halis Talha Özcan Konya doğumludur. Necmettin Erbakan Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisidir. Lise çağlarından itibaren tarihe ve edebiyata ayrı bir ilgi duyan Özcan, yazılarını ve düşüncelerini Neva platformunda aktaracaktır.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.